24 Ekim 2017

BEBEK ve ÇOCUK AKTİVİTE ÖNERİLERİ (+12 AY, +18 AY +24 AY, +36 AY)

Bu seferki aktivitemiz sağlıklı beslenme üzerine oldu. Sebzeleri tanıma, farklarını anlama, faydalarından bahsetme. En sonunda da başka bir etkinlikle birleştirdik daha da keyifli oldu :) 

Biliyorsunuz yaz mevsimi meyve ağırlıklı, kış mevsimi ise sebze ağırlıklı bir mevsim. Yazın nasıl rengarenk meyvelerle şenleniyorsak kışın da bizi aynı şekilde sebzeler karşılıyor. Ben yazın son kalan doğal kabaklarını buzluğa atmak üzereyken oğlumla sohbet ediyorduk. Sonra kabak ve salatalık arasındaki benzerliğe geldi konu; çünkü bir kitabında ikisinin çizimi çok benziyor ve haklı olarak karıştırıyordu. Hemen ikisini de çıkarıp gösterdim. Ardından 'aslında şu an buzdolabı bir sebze cenneti, neden sebze öğrenme oyunu oynamıyoruz' dedim. 

Sırayla kabak, salatalık, pırasa, havuç, soğan, sarımsak, patates, domatesbiber elime ne geldiyse çıkararak güzelce yıkadım. 

Sevimli doğrama tahtamızın üzerine güzelce dizdim. Hepsini tek tek inceledik, konuştuk. 

Sıra oyunlarımızı üretmeye geldi. Aklıma gelenleri yazdım, kalanı sizin hayal gücünüze bırakıyorum:

OYUN ÖNERİSİ -1
🔺 Gözlerimizi kapatıyoruz. 
🔺 Elimize bir sebze alıyoruz. 
🔺 Dokunarak hangi sebze olduğunu bilmeye çalışıyoruz. 

Tabi ki kendisi hile yapıp gözünü açıyor :) 
Siz de gözlerinizi kapatıp ondan size bir sebze seçip vermesini isteyin. Siz gözleriniz kapalı bir şekilde sebzeyi bilmeye çalışırken daha çok eğleniyor 💙

OYUN ÖNERİSİ -2
🍆 Bir torbaya sebzelerimizi dolduruyoruz (bez torba olursa daha güzel olur). 

🍄 Seçmesi gereken sebzenin ismini söylüyoruz.

🌽 Bakmadan, eliyle torbanın içini karıştırarak o sebzeyi torbadan çıkarmaya çalışıyor. 

🍋 Tabi ki yine hile yapıp gözünü kaydırıyor ama biz fark etmiyoruz :)


OYUN ÖNERİSİ -3
🍄🍅🍈
Bizde tam olarak bu sebzelerden oluşan güzel bir PuzzleAdam puzzle'ı var. Sanırım KitapYurdu'ndan almıştım. Bu puzzle'ı birlikte tamamladık. Sonrasında gerçek sebzeleri puzzle'daki resimlerin üzerine yerleştirdi :) Puzzle'daki sebzelerin aynısını seçmem tamamen tesadüf! Ama çok şık olmuş değil mi?
Sonrasında o minik elleri afiyetle yiyoruz tabi ki... Tam mevsimi!

Sizde de: 
Puzzle/Yapboz 
Kitap 
Fotoğraf 
Eşleştirme kartı 
Gazete
gibi sebze resimleri olan kaynaklar varsa eşleştirmelerini isteyebilirsiniz? 
Hatta yoksa kendiniz bile çizebilirsiniz?

En eğlencelisi bu kısımlar çünkü :)


OYUN ÖNERİSİ -4
Sebzelerden irili ufaklı ikişer tane seçip karışık halde önüne koyarak eşleştirmesini istiyoruz. 


Tabi ki oyun önerilerini artırabilirsiniz. 

Bunları yaparken sebzelerin faydalarını anlatmayı unutmadık tabi ki! Hepsinin çok faydalı olduğunu, onları yedikçe ne kadar güçlü kuvvetli ve sağlıklı olacağımızı, hangi hayvanların hangisini çok sevdiğini her fırsatta vurguladık. 

Havuç yedikçe evde zıp zıp zıplıyoruz zaten...

Bizim ufaklık bu oyuna bayıldı. Oyunu uzun süre oynadık, bittikten sonra artık sıkılmıştır diyerek sebzeleri dolaba kaldırdım. On dakika sonra 'sebzeler nerede' diye bir arayışı vardı görmeniz lazım :) 

Bir de tek tek sayım yapıp hesap sordu! Kabağı buzluğa kaldırmıştım, buzluk poşetinden aynen geri çıkarmak zorunda kaldım :) 

Umarım sizinkiler de sever. 

Tabi aynı oyun meyvelerle de oynanabilir. 

Bol gülücüklü aktiviteleriniz olsun! 
DEVAMINI OKU

3 Ekim 2017

KİTAP YORUMU: PSİKİYATRİST (WULF DORN, PEGASUS YAYINLARI)



Wulf Dorn'un ismini sıklıkla duyduğumu inkar edemem. Ancak son kitap karar mercii her zaman sevgili Fenom ve Çidom olmuştur. Onlar benim tarzımı ezberlediler; neden keyif alırım, neden sıkılırım, neye dayanamam ve hangisinde empati yaparak hayatımı zehir ederim çok iyi bilirler.

Onayları akabinde Psikiyatrist ile başladım psikolojik gerilim uzmanının kitaplarına. 

Kitabı bitirmeden duramadım. Beni yerime çiviledi resmen! "Psikolojik gerilim" ne demek tam anlamıyla anladım! 

Bir kadın psikiyatrist; çok zor durumda olan, korkudan ne yapacağını şaşırmış, ağzını bıçak açmayan, konuştuğu ve görüldüğü anda Kara Adam'ın onu bulacağını söyleyen şiddetli travma yaşamış bir kadın hastasını, bu tür hastalara ayrılan özel bir odada ziyaret ettikten ve onu koruyacağına söz verdikten sonra, 
hiçbir şey eskisi gibi olmuyor...

Bir sabah hastasını odasında bulamıyor... 

Onu koruyacağına söz veren ve buna rağmen başaramayan psikiyatrist bundan sonra zor bir karar vermek zorunda: Ya bunu yapanı bulup kadını kurtarmalı ya da çevresindekileri dinleyip olayın peşini bırakmalı... 

Anlatmak zor. Kitabı mutlaka okuyun derim. Kafanızda sürekli soru işaretleri olacak, sonunu okumadan rahat edemeyeceksiniz. Sonunda ise....

Yazmayım :))


Kitabı bitirdikten sonra birkaç gün kendime gelemedim, beni resmen etkisi altına aldı. Wulf Dorn'u tebrik ederim! 

Arka ve iç kapak sayfası:


Yazar hakkında:

Kitabın geçtiği yer olan "Fahlenberg" ve Doktorun çalıştığı "Orman Kliniği (Psikoterapi ve Psikosomati Psikiyatri Hastanesi)" yazarın kendi yarattığı yerler ve diğer kitaplarına da ışık tutuyor. 
Bu sebeple yazarın kitaplarını okumak istiyorsanız bu kitaptan başlamanızda fayda var. 

Edebi yorumdan uzak olarak küçük bir not; 
Kitapta beni rahatsız eden tek şey Alman olan yazarın 'Doğu Avrupalı' tanımı yaptığı insanlardan çok hoşlanmadığının belli olmasıydı :) Sanırım bu grubun içinde biz de varız. 

Spoiler olamayacağı için yazıyorum; kitabın bir yerinde, bir karı kocanın Türkiye'ye turistik ziyaretleri sırasında, uyuyan otobüs şoförü yüzünden hayatını kaybettiği yazıyor. Bence bu detay çok gereksiz olarak kitaba eklenmiş. Nedense beni çok rahatsız etti. 

Merak etmeyin, bunu bilmenizin kitaba hiçbir etkisi yok :) Çok arada kalan fazla bir cümle. 

Bu sebeple yazar bu kitapta beni biraz irite etse de diğer kitaplarında bir daha böyle bir şeye rastlamadım (Karabasan hariç hepsini okudum ama onda da olacağını sanmıyorum). Belki o dönem başına bir şey geldi diye düşünüyorum? Ve zaten Almanya'da yaşayan Türk sayısı düşünülürse hepsinin bilinçaltında olumlu yer etmediğimiz kesin :) 
Dolayısıyla bu kitapla birlikte bu rahatsızlığım ve yargım sona erdi. Siz de yaşarsanız diye hem not düşmek hem de paylaşmak istedim. Bu sebeple kitabı bırakmayın ;) 

Benim gibi merak duygunuzu ayakta tutan ve sayfaları hızlı hızlı çevirdiğiniz bir kitap istiyorsanız 'Psikiyatrist'ten başlayarak Wulf Dorn kitaplarına göz atın derim. Ben arka arkaya aldığım seriyi bitirdim!! Bir tek 'Karabasan'ı almamıştım; çünkü Çido aralarında en az sevdiğinin o olduğunu söylemişti :) Vakit kaybetmek istememiştim ama elektronik kitabını buldum, sanırım onu da okuyacağım. 


Diğer kitaplarını da paylaşmaya çalışacağım. 

Wulf Dorn Serisi (bu sırayla okumanızı tavsiye ederim):
1. Psikiyatrist
2. Şizofren
3. Oyunbaz
4. Hain Yüreğim
5. Fobi
6. Karabasan

Keyifli, heyecanlı, gerilimli okumalar! 

-----
Şimdiye kadar paylaşabildiğim diğer kitap yorumları:

DEVAMINI OKU
Blogger tarafından desteklenmektedir.